Savaşın En Acı Hali “BEKLEYİŞ”
“On altı yaşındaki küçük askerin annesini düşünüyorum. O anne hâlâ oğlunun dönmesini bekliyor, hep bekleyecek. Dünyanın her yerindeki kadınlar gibi erkeklerin savaştan dönmesini bekleyecek.”
Zeynep Avcı’nın, Marguarite Duras’dan esinlenerek yazdığı Filiz Kutlar ve Sibel Yıldırım‘ın sahneye koyduğu BEKLEYİŞ , 2. dünya savaşında acısını;
Oyunun ruhunu yansıtan müzikleri ile derinleşen atmosferde savaşın karanlık yüzüyle çarpıcı bir şekilde yüzleşeceğiniz BEKLEYİŞ 9. YILINDA
17 ŞUBAT TUZLA İDRİS GÜLLÜCE SAHNESİNDE SAHNELENECEK
Oyunu galasında izleyen NERMİN BEZMEN oyunla ilgili duygularını köşesinde şöyle ifade ediyor,
BİR KADIN VE SAVAŞA UĞURLADIĞI AŞKI
Sevgili Filiz, tek başına, hem kadının, hem de onun iki erkeğinin portresini o kadar güzel çiziyor ki; toplama kampındaki kocası Pier’i de, sevgilisi Daniel’i de âdeta sahnede görmüş gibi oldum. Oyunda ikisi hiç görünmeyen üç karaktere ruh veren kadının adı ise yok. Bu da bana böylesine acı çeken ve çekmekte olan kadınların aslında hiç bir millete, hiç bir dine ve ırka ait olmaması, dünyanın her devrinde ve her coğrafyasında tüm kadınların dramı olmuş veya yaşanıyor olması açısından çok farklı bir anlam hissettirdi. Zaten oyundaki şu sözler benim duygularımı perçinliyor: “Hiç kimseyi, hiç bir halkı, hiç bir ırkı suçlamadı… İnsanlığı suçladı.”
Gözyaşlarımı tutamadım izlerken Salt, yaşanıp bitmiş ve hikâyeleştirilmiş bir acıyı izler gibi seyredemedim. Biz orada oturmuş, Filiz’i izlerken, ülkemin, ülkelerin her hangi bir yerinde sevdiklerini geri dönüp dönemeyeceklerini bilemeyecekleri yollara göndermiş veya gönderecek nice kadını düşündüm. Oyundaki kadının anlatılmış hasretini ve acıyla katmerlenen yorgunluğunu yaşamaya gebe nice kadının varlığını bilmek beni çaresizlikle ağlattı.