O-HALDE

 O-HALDE

O-HALDE

Arkadaşlarım yemeğe çağırıyor. Etilerde en sevdiğim etçi. Kaç günlerdir hem diyette, hem de ev basmış bunalım oturuyorum. Şahane teklif…

15/Temmuz saat 20 30

Anneannemin taktığı adıyla, Mehmet efendi köprüsünün Anadolu yakasındayım… Saçlar yeni sarıya boyanmış. Arkadaşlarıma karşı depresyonda kadın imajı olmamalı dimi!

O-HALDE

Derhal saçlar maşalansın, şıklaşılsın,, topuklular hatta inciler takılsın… Şahaneyim of be…Haydi taksi…

Taksi durağı der ki; “Jandarma köprüyü kapamış. Trafik durmuş,elbet açılır,  isterseniz bizde o trafiğe girip bekleyelim”

Jandarma köprüyü kapamış ne demek ya, bir dakika

15/Temmuz saat 21 45

O-HALDE

Ya canlı bomba ihbarı filan var derken televizyon açılır. Bildiri okunuyor. Nutuktan alıntılar, yönetime el koyduk filan falan.

DARBE

Uçaklar evimin içinden  geçiyor, bomba sesleri, televizyonlarda cumhurbaşkanı face time da  halkı sokaklara çağırıyor, selalalar okunuyor. Adeta bir kabus ,bir kıyamet günü.

Tıpkı;17 ağustos 1999 deprem günü gibi, panik halindeyim, aklımda sadece yakınlarımın sesini duymak, iyi olduklarını bilmek var…

ARADIK, ARANDIK, ANLADIK İYİYİZ

Aile iyi, ben iyi tamam da memleket ne durumda!

Zaten durum iç güveysinden halliceydi. Şimdi ne oldu acaba?

Hain bir kalkışmaymış milletçe bastırıldı çok şükür derken

16/Temmuz saat 19 00

KIRK KATIR MI?  KIRK SATIR MI?

Bir dakika

O-HALDE

Bu ülke darbeler ülkesi tamam ama ben, bir tek 80 darbesini yaşadım ama okula gidemez, sokağa çıkamaz ölmekten korkan çocuklardık. Deniz Gezmiş’i , Nihat Behram’ın “Dar ağacında üç fidan” kitabından bilir, Yılmaz Güney hayranlığımız sinemada,  karton tiplerin yerini alan gerçekçiliğinden gelirdi.

Türk halkı, Kürt halkı… Dindarlar, muhafazakarlar ayrı, laiklik ayrı, alevi, sünni ayrışmalarını biz bilmezdik…

O-HALDE

Halk 80 darbesinde asker yönetime el koyunca sevinmişti!

Niye mi?

Sağcı-solcu derken herkes sokaklarda birbirini öldürüyor. Halk ne sağcı ne diyor anlar ne solcu ne diyor anlar. Kan gövdeyi götürüyor.

O-HALDE

Atatürk’ün kurduğu vatanımız olan Türkiye Cumhuriyetimizin, bayrağımızın, ezanımızın tek koruyucusu askerimizdi.

Ter temiz düşüncelerle; siyasetçilere gelir, geçer gözüyle bakılır fazla da güvenilmezdi! Bayrağımıza, dinimize, ülkemize siyasete bulaşmamış, sadece vatan millet diyen askerimize güvenirdi büyüklerimiz…

Darbeci falan değil düpedüz Cumhuriyetçi, Atatürkçü’ydük biz.

Konu vatansa gerisi teferruattır bilir hiçbir teferruata kanmazdık biz.

Biz; ne olduğunu anlamadığımız darbelerden örselenmiş hayatlarımızla ‘ EBEM KUŞAĞI ‘olduk.

Ne yazık ki; Artık  ne siyasetçiye, ne askere kendinden başkasına güvenemiyor bu millet !

Darbe ister sivil, ister askerden gelsin ne menem olduğunu, kayıp kuşaklar, kayıp yıllarla öğrendik. Darbeye karşı sokaklara dökülen bu millet X,Y,Z kuşaklarının tartışıldığı dünyada çocuklarının ebem kuşağına dönüştürülmesine geçit vermez artık.

O-HALDE

80 ler,28 Şubat,17-25 Aralık,15 Temmuz, Fetö, tarikat marikat konuşmak cıs konular.

Hele, adaletin nasıl bardaki sarışın kız haline dönüştüğünü konuşmak falan aman ha !

Bari hayata magazin takılayım diyorum.

Başıma bir şey gelecekse de gelsin diyerek;9 aylık bebeğe tecavüzü lanetlesem yasak, dünyanın gelecekteki 50 yazarı arasında sayılan Aslı Erdoğan’ı tutuklamak gaflettir desem Fetöcü yaftası yemek var! Hadi, ruhumda ki isyanı sessizce bastırdım diyelim… Ama en azından kanal kanal dolaşıp Fetöcü olup nasıl kandırıldığını anlatanlar kadar bir hakkımız olsun! Trans olduğu için yakılan kadınımız, Hande Kader’i en az Özgecan kadar konuşabilelim. Darbeye karşı demokrasi toplantısı adıyla toplanılan meydana ,”Show” diye gelmediği için anti demokratik linç edilen Sıla’yı, arkası sağlam birilerinin 50 kilo ile aklanıp, içiciyim diye serbest dolaştığı ülkemde, Deniz Seki’nin 2 gram kokain için satıcı sınıfında yıllardır yattığını, bari bunları konuşalım istiyorum…

SUS DİYORLAR… SUSUYORUM… KORK DİYORLAR… KORKUYORUM

Tüm dünyayı saran savaş naralarından, masum insanlığın, çocukların sessiz çığlıklarından, her güne şehitlerimizin haberleriyle uyanmaktan. Ve bir gün özür dilemek için karşımızda sadece sonu gelmiş bir dünya bulmaktan korkuyorum.

Ve her duamda top yekün, vatanıma milletime ihanete her bir şehidim adına kahrım var

O-HALDE

Biliyorum ki; aslında korkum hayatı ıskalamak…

Tıpkı İlhan Berk gibi,

“Bir gün birisi çıkıp EY İNSANLIK diye bağıracak ve kimse üstüne alınmayacak” diye korkuyorum…

Her gün kahroluyor, endişeleniyor, üzülüyorum. Herhangi bir uygar ülkede yaşayan herhangi bir insan gibi; siyaset düşünmek, konuşmak istemiyorum…

O-HALDE

Bırakın beni; Saçlarımı maşalayıp, şarkılarımı söyleyeyim, sevdiğimle sesini göresim geldi diye Nazım’dan dizelerle sevişip, kızdığımla “ biz bu ülkede göte göt deriz” diyen Can babayla küfürleşeyim…

Bari, sürgündeki Nazım kadar bir fincan umutla, avaz avaz bağırabileyim

YAŞAMAK GÜZEL ŞEY BE KARDEŞİM…

Hayatlarımıza güç savaşlarınızla vurduğunuz darbeler yetmez mi?

Hep beraber tek çığlık olalım yeter artık!

O-HALDE

EY İNSAN KARDEŞİM

Ne darbesi, neyin darbesi!

Bu dünya…Bu topraklar…Bu Vatan..

Hepimize yeter

İLK ÜÇ MADDEYİ DEĞİŞTİRMEYİ TEKLİF DAHİ ETMEDEN…

Elele verip, yazın şu Anayasayı baştan sona,

BURASI Edirne’den Ardahan’a Türkiye Cumhuriyetidir

“ DİN DİL MEZHEP IRK CİNSİYET AYRILIĞI YOKTUR”

BİR OLALIM… DİRİ OLALIM… İRİ OLALIM…

 

Benzer Yazılar

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir