KADINCA ÖZEL ŞAFAK PAVEY

 KADINCA ÖZEL ŞAFAK PAVEY

 

AKTİVİSTLİK  SIRADAN  İNSAN  İTİRAZIDIR…

‘ FİRST LADYD’LER  AKTİVİST  OLAMAZ…

 Şafak Pavey fiziksel engel tanımadan dünya vatandaşı olmayı hatta siyaset sahnesinde bir oyuncu olmadan, aktivist kimliğinden ödün vermeden sesini duyurmayı başardı.Meclise girdiği gün  kurallara uyarak giydiği eteği ve açıkta kalan protez bacağı ile meclisteki kadınların haklarının tartışılmasına neden oldu…Meclis kürsüsünden 8 ayda 3 kere yapabildiği konuşmaları sosyal medyada dilden dile dolaştı vicdanları sarstı.Tepkilerini tişörtlerine yazdığı etkili cümlelerle yüzümüze çarptı…Tepkisini dile getirirken, yanlışlara ve haksızlıklara itiraz ederken de ,siyasetin cilvesi saldırılara maruz kalırken de güzlerine öfkenin düşmesine izin vermeyen Şafak Pavey masmavi gülümsemesi ve kocaman umut dolu yüreğiyle  engelli beyinlerle mücadelesine devam ediyor…

 

BU MECLİSTEN KADINLAR İÇİN İYİ BİR ŞEY ÇIKMAZ

 Ülkemizde her gün onlarca kadın şiddet görüyor, tecavüze uğruyor ve cinayete kurban gidiyor. Bu duruma Meclisin yasalarla neden engel olamadığını merak ettiğimizi belirttik. Şafak Pavey kadınlara ait iyi haberin Meclisten çıkmayacağını, bir yasanın kültür tarafından kabul edilmediği sürece hayatta işlerlik kazanmayacağını, dolayısıyla üst üste kanun çıkararak değil, toplumun kadın hakları konusunda kültürel değişimini beklememiz gerektiğini söylüyor. Pavey; “Bizde yasalar modern toplumlarda olduğu gibi toplumsal değerlerden ve mutabakattan süzülerek oluşmuyor. Pek çok üst baskı ile yasa oluşuyor ve kültürlerle çarpışınca ortaya şiddetli bir direnç çıkıyor. Yasayı eğitimle, dini rehberlikle, aile değerleri ile desteklemeden hayata uyarlamamız mümkün değil”

 Aktif vatandaş Şafak Pavey meclisteki, siyasetteki Şafak Pavey için neler düşünüyor? Siyasetçi olarak düşlediklerini gerçekleştirebiliyor mu?

 

Önce aktif vatandaş kavramıyla Başbakanın eşinin bile ne kadar etkilendiğini, demecinden bir alıntı ile açıklayayım.  “Sonuçta ben sade vatandaş Emine Erdoğan değilim ki! Zaten bir aktivist kimliğim var benim. Başbakanın eşi kimliğimle ikisi bir arada olunca dünyanın dikkatini çekebiliyorum.” Aktivistlik sıradan insanın itirazıdır, first laydiler sahip oldukları muazzam gücü kullandıkları için aktivist olamazlar. Şimdi soruya cevap vermek için öncelikle ilk 8 aylık çalışma özetimi paylaşmak istiyorum.

 

Çok önemli ve ülkemizin geleceğini belirleyecek olan iki uluslararası komisyonda calışıyorum. ( AB Uyum ve Akdeniz İşbirliği komisyonları ) Hem bu komisyonlar adına hem de CHP`sini uluslararası organizasyonlar da temsil için vekil oldugum ilk günden itibaren  4 kez Brüksel`e, 1 kez Strasbourg`a,  1 Kez Fas`a, 2 kez Viyana`ya, 2 kez Washington`a, 1 kez  Sikago`ya, 2 kez Newyork`a  2 kez Berlin`e, 2 kez Londra`ya, 1 kez Cenevre`ye, 2 kez Kıbrıs`a, 1 kez Lübnan`a , 1 kez Roma`ya gittim.  Bu, her aya ortalama 2 yurt dışı seyahat demektir. Kendi secim bölgemde yirmi etkinliğe katıldım. Her ay ortalama 2 etkinlik demektir. İzmir ( 6 kez) , Antalya (3 kez) , Eskişehir,  Van,  Hatay, Kayseri, Çanakkale, Tekirdağ illerinde konferanslara katıldım. Her ay ortalama bir ilimiz demektir.

 

On kez yurdun çeşitli yerlerinde kitap imza günlerine ve kitap fuarlarına katıldım. Her ay ortalama 1 etkinlik demektir. 21 Üniversite`de konferans verdim. Her ay ortalama 2 konferans demektir.

 

“Milletvekillerinin esas görevi olan yasa yapma ne yazık ki, meclisin aritmetik yapısından dolayı muhalefet milletvekilleri için tamamen işlevsiz bir hale gelmiş durumda.”

 

Ekim 2011 tarihinden umudumun kesilmesine rağmen Haziran 2012 tarihine kadar, Türkiye’de AKP hükümetinin engelliğe değil, engellilere açtığı savaşın araştırılması için Engelli Sorunları Araştırma Komisyonu önergesi verdim. (Yaklaşık 9 milyon vatandaşımızı ilgilendiren)Hükümet tarafından dikkate bile alınmadı.

 

Engelliler arasında dehşetli bir ayrımcılığa yol açan rapor rezaleti, engelli araçları vergi indirimi, karmakarışık engeli emekliliği gibi konularda vermiş olduğum önergeler dikkate bile alınmadı.

 

Vekil olduğum günden bu yana kaç askerimizin polisimizin, kaç vatandaşımızın terör nedeni ile hayatını kaybettiğini, kaçının kronik olarak engelli kaldığını sorgulayan önergeyi verdim. Hükümet geçiştirdi. İronik olan daha sonra başbakan benim önergemden alınmış cümlelerle bu konuda konuşma yaptı.

“Mecliste gündem dışı söz alabilmek, adeta karne ile dağıtılan ekmek sınırlamasına döndü”

 

24. dönemin ilk yılında 82 bin e-maili cevaplandırdım. Kendisinden istenen iş, burs ve sosyal yârdim gibi birçok talebe kendi imkanlarım ölçüsünde kişisel katkıda bulundum. Aile ve sosyal bakanlığı ile sağlık komisyonunu ilgilendiren talepleri ileterek ve takip ederek sonuçlandırmaya çalıştım.

 

Mecliste gündem dışı söz alabilmek, adeta karne ile dağıtılan ekmek sınırlamasına döndüğü için, muhalefet millettekileri kolayca söz alamamaktadır. Dünya mülteciler günü, cevre günü, Metin Lokumcu anma günü gibi pek çok konuşma talebi,  diğer muhalefet vekillerine de yapıldığı gibi geri çevrildi. Buna rağmen üç kez yakaladığım konuşma sansı ile hükümetin uygulamalarındaki dehşete dikkat çekmeyi başardım.

“Protez kullanıcısı olduğum için cezaevlerinin
güvenlik prosedürünü aşamadım…”

 

Cezaevlerindeki düşünce ve siyasi tutukluları ziyaret edemedim, çünkü protez kullanıcısı olmam nedeniyle cezaevlerinin güvenlik prosedürü benim için bir işkenceye dönüyor. Ama Nedim Şener Ahmet Şık gibi gazetecilerin, Cihan Kırmızıgül, Hopa protestocuları gibi davaları izlemeyi başardım.

 

Gördüğünüz gibi aktif vatandaş hüviyetime ihanet etmedim. Ancak beni üzen bu kadar yoğun çalışmanın sonuç almakta karşılığı olmaması. Çünkü bizde işler tek adam mantığı ile yürüyor ve iktidar partisinden vekiller en haklı olduğunuzu bildikleri konularda bile, kendi vekilliklerinin geleceğini riske atmaktan korkup destek vermekten kaçınıyorlar. Bence meclisin açmazı bu, Önümüzdeki duvarda bu. Güçlü olanların, vicdanla ikbal arasında seçim yapmak zorunda kaldıklarında her zaman ikbali seçmeleri

 

“Hükümet, Suriye konusunda batağa batmış durumda.”

 

Yıllarca Dünyanın birçok yerinde mülteci kamplarında görev alan biri olarak şu anda Türkiye’nin güneyinde yer alan mülteci kampları hakkında ne düşünüyorsunuz? Ziyarette bulundunuz mu?

Türkiye Suriye’deki iç savaşın dış müdahalecilerinden biri olarak yasalardaki boşlukları kullanarak mülteci kampları ile ilgili hile yapıyor. Askeri mülteci kampı olmaz ama basında da resimlerini gördüğümüz üzere Hatay’daki kamplar statüsü gizemli kamplar. Aslında belli etmeden POW ( savaş esirleri kampı) statüsünü kullanıyor hükümet. Mevcut yasalar Hatay’daki Suriye sıgınmacılarının durumu için yeterli değil. BM için de böyle bu.  Sivil sığınmacılarla, askeri tutuklular kampları statüsü arasında gidip gelen bir karmaşa bu. Kampları ziyaret ancak evsahibi ülkenin izni ve kamp sıgınmacılarının onayı dahilinde olabilir. Hükümet, Suriye konusunda bataga batmış olduğu için; bu kampları ancak kendi denetimde ve kendi istediği kadarı ile ziyaretcilere açıyor. Ben gitmedim, çünkü partimde başka arkadaşlarım bu durumla ilgilenmekle görevliler. Ama masum sıgınmacılar kampı olmadığını yabancı basının inatçı takibi ile bütün ülke öğrenmiş durumda.

Milletvekili maaşları ile ilgili söylemiş olduğunuz söylem tepkiyle karşılandı. Bunun için neler söylemek istersiniz?

Şafak Pavey “ Milletvekili maaşları yetersiz” deyince kıyamet koptu…Oysa onun söylemek istediği,dikkati çekmek istediği konu çok farklıydı…Bu konuda resmi sitesinden açıklama yapan, daha fazla konuşmak istemeyen Pavey aslında bir cümleyle her şeyi özetliyor…

“ HERHALDE BÜTÜN GELİRİNİ BAŞKALARI İLE PAYLAŞIP HAKARETE UGRAMAK SADECE BİZDE OLUR DİYE DÜŞÜNÜYORUM.”

Şafak Pavey Röportaj: Oya DEMİRTOK

Fotoğraflar: Oktay BİNGÖL

 

 

 

Benzer Yazılar

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir